Hastamın Öğretmeni
12- NAHİT HANIM VE ATATÜRK
İnsan Atatürk’ü anlatıyor Nahit Hanım: “Atatürk’ü birçok kez gördüm.. Güzel adamdı. Zarif ve güzel. Ender bulunacak insanlardandı.”
“O zaman ben kız lisesinde hocayım, Afet Hanım da bizde hoca. Afet Hanım Atatürk’ün kızı. Fevkalade iyi bir kız, hiç şımarmamış; başkası olsa neler yapar; o kadar saygılı, iyi terbiyeli bir kadındı. Aynı lisedeyiz; o, tarih hocası. O, tarih dersinden çıkardı ardından ben girerdim.”
“Atatürk’ten korkuyorduk. Çekiniyorduk daha doğrusu. Aslında Atatürk çekinecek bir şey yapmıyordu ama biz korkuyorduk.”
“Afet Hanım bir gün köşke gidecek; mebus adayı kadınlar gelecekmiş Anadolu'dan. ‘N'olur beni yalnız bırakmayın, siz de gelin,’ dedi. Hep birlikte gittik. Yukarıda da Balkan Antlaşması yapılıyor.” (1933 Eylülünde Yunanistanla yapılan dokunulmazlık anlaşması S.Ç)
“Atatürk, ‘Siz onlar gidene kadar biraz sıkıntı çekeceksiniz ama onlar gittikten sonra ferahlarsınız,’ dedi ve gelen kadın mebusları gösterdi: ‘Çocuklar laf aramızda, gördünüz değil mi gelenleri? Hiçbiri yolladığı fotoğraflara benzemiyor. En güzel fotoğraflarını çektirmişler.’"
“Balkan Antlaşması yapıldı bitti, Atatürk yanımıza geldi. Aramızda bir İffet Hanım var. Büyükannesi Sultan Hamid'in karısıydı. İffet korkuyor: Dedesinin aynısı kocaman bir burnu var, ‘Atatürk şimdi benim burnuma musallat olacak’ diye. Ne yapacağını şaşırdı kız.”
“Ve dediği çıktı. Atatürk bir ara, ‘Senin burnun Fatih'in burnuna benziyor. Ben Fatih'i çok beğenirim,’ deyiverdi! Bakın, Abdülhamit demiyor: Fatih'in, torunu Abdülhamit, burunlar aynı. Ne incelik! ‘Fatih’ diyor ve ‘Ben Fatih'i severim,’ diyor.”
“Halide Edip'le kocası Adnan Adıvar o sıralarda Türkiye’yi beğenmeyip gittiler ya. Atatürk şöyle bir durdu, ‘Gitmişler,’ dedi. ‘Bizi beğenmediler, gittiler. Ama cephenin gerisinde durmasını bilirdi Adnan. Napalım; gitsinler. Madem beğenmiyorlar bizi! İnsan beğenmediği yerde neden dursun? Güle güle gitsinler.’"
“Zaman geçti, biz artık köşkten ayrılmak istiyoruz. Ancak öyle, ‘biz gidiyoruz,’ denip gidilmezmiş. İzin almak gerekirmiş. Bana, ‘Git, içeride Atatürk’ten gitmek için izin al,’ dediler. Girdim içeri, Atatürk bilardo oynuyor.”
"’Müsaade ederseniz, yarın derslerimiz var, aksam çalışacağız, o yüzden gitmek için müsaade istiyoruz,’ dedim. ‘Öyle mi?’ dedi. ‘Gitmeyin, hep beraber burada çalışırız.’ Bırakmadı bizi. Kocaman bir karatahta getirdiler ve köşkte çalıştık o akşam Atatürk’le beraber.”