Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam42
Toplam Ziyaret735107
Pirahã Halkı ve Dili
Daniel Everett, Pirahã kabilesi'ne dair özellikleri anlatıyor,
videodaki konuşma ve alt yazı İngilizcedir!

Manchester Üniversitesi dilbilim profesörü Daniel Everett Amazonlarda Maici nehri kıyısında yaşayan Pirahã halkının dilini 1977’den beri  inceliyor. Everett, Pirahaların arasında toplam yedi yıl geçirdi, buna karşın bulgularını yayınlamaya bugüne kadar cesaret edemiyordu. Çünkü bulgular, büyük popülaritesi olan doğuştanlık kuramına ters düşüyordu; nitekim genelce diye kabul edilen ve bütün dünya dillerinde olduğu varsayılan bazı dil(bilgi)sel özellikler Pirahãda yer almıyordu; dolayısıyla çağımızın en ünlü dilbilimcisi N. Chomsky ve  S. Pinker için bile bu bulgular dilbilim tartışmalarının odağını oluşturuyor.

Pirahãların en önemli özelliği tutumluluk: Yalnızca üç adıl kullanıyorlar; zaman  anlatan sözcükler bulunmuyor; eylemlerde geçmiş zaman yok. Renkleri somut olarak anlatmak da bu dil için önemsiz. Fakat en şaşırtıcı nokta, yantümce olmaması. Pirahãlar “İşimi bitirince sana gelirim” gibi bir tümcenin yerine “İşimi bitiririm, sana gelirim” der.

Everett “herkes”, “tümü/bütünü”, “daha çok” gibi sayı sözcüklerini de köylülerden hiç duymadığını söylüyor.  Everett “bir”e yakın anlamı olan “hói” diye bir sayı sıfatı duyduğunu, ancak bu sıfatın aynı zamanda “küçük” ya da “daha az” anlamına geldiğini belirtiyor (Örneğin “büyük bir balık” yerine “iki küçük balık”). Pirahãlar işlerini parmak hesabıyla yürütüyorlar.

Columbia Üniversitesi’nden ruhdilbilimci P. Gordon “Science” dergisinde yayınlanan çalışmasında güvercinler ya da şempanzeler sayılardan ne kadar anlıyorsa, Pirahãların da o kadar anladığını, “sayı kavramı” olmayınca sayıları ayırt etmenin de olanaksız olduğunu  söylüyor.

Everett Pirahãlara birden ona kadar saymayı öğretmek için sekiz ay uğraşmış, ancak öğretememiş. Everett bunun Pirahãların aptal olduğu anlamına gelmediğini, zekalarının  önlisans düzeyindeki bir kişinin zekasından daha düşük olmadığını belirtiyor.

Everett bütün bu olağandışı durumları şöyle açıklıyor: Dil, kültür aracılığıyla dünyaya gelir. Pirahãların kültürü ise “şimdi ve burada  yaşamak”  biçiminde özetlenebilir. Sadece doğrudan doğruya yaşananlar anlatılmaya değer bulunuyor. Bütün olaylar konuşma anına bağlıdır. Bu yaşam biçimi soyutlamayı ve geçmişle karmaşık bağlantılar kurmayı engelliyor, böylece dili sınırlıyor.

Pirahãların çocuklara ad verme yöntemi de ilginç: Çocuğa, herhangi bir yönüyle benzediği bir kabile üyesinin adı veriliyor. Bugün ve şimdi önemi olmayan şey unutuluyor. Örneğin çoğu kişi dede ve nenelerinin adını anımsamıyor.

Evrensel dilbildisinin özünü sesbilgisinin mi, biçimbilgisinin mi ya da başka bir dilbilgisel ulamın mı oluşturduğu konusu tartışmalı olsa da, dilbilimin duayeni 77 yaşındaki Chomsky’nin tartışmasız kabul ettiği bir şey var: bir yapının kendi kendisinin bir parçası olarak yinelenmesi (Rekursion). Chomky’ye göre yineleme olmadan ne matematik, ne bilgisayar ne de felsefe olurdu. İlke olarak, yineleme olmasaydı yantümce kurmak da olanaksız olurdu. Pinker buna dayanarak diyor ki: Pirahãda yantümce yok ise; yineleme, insan dilinin kendine özgülüğünün kaynağı ve nedeni, hatta evrensel dilbilgisinin bir öğesi de olamaz. Bu görüş, Chomsky’nin çürütülmesi anlamına gelir.

Bu bulgular, sözcüklerin düşünceyi belirlediğini savunan B. Whorf’u yeniden gündeme oturtmuştur.

Bugün itibarıyla hiç kimse Everett’in bulgularını doğrulayacak ya da çürütecek durumda değil. Çünkü onun gibi iyi Pirahã bilen yok. Buna karşın Chomsky’nin de çevresinden olmak üzere birçok araştırmacı bu yıl Maici’ye gidip Everett’in bulgularını/savlarını yerinde inceleyecek

(Rafaela von Bredow’un Der Spiegel’deki  haberinden aktaran: Prof. Dr. Tahir Balcı; 17. sayı, 24.4.06, s. 150-152).

Halk Dili

HALK DİLİ VE EDEBİYATI

HAZIRLAYAN VE SUNAN

    Celalettin Ölgün

 


Köşektaş  Köyü’nde konuşulan dil  İçanadolu ağzıdır. Kullanılan sözcüklerde benzerlikler olmasına karşın özelde kendine özgü biçimi vardır ki çevre köy ve şehir halklarının konuşmalarından ayrılır.  Bazı  harflerin düşmesi, bazıların da uzamasıyla oluşan bu ağız Köşektaş halkı için ayırt edici bir unsur olmuştur. Konuşulan bu ağızda en belirgin değişim ‘k ve a’ harflerinde görülür.

‘K’ harfi sözcük başında ‘g’ye, sözcük ortasında ‘h’ ye dönüştürülerek söylenir. ( Kayseri yerine Gayseri, Kırşehir yerine Gırşeher, okul yerine ohul, küçük yerine güççük, akıl yerine ahıl gibi.) Bazen de (K) sesi ortadan çıkar. (Lakap: laap,  Yakup: Yaap,  Vakit: Faat  vb gibi). ‘A’ harfinde de değişim ilgi çekicidir.  ‘Az’, ‘aha’ gibi kelimeler, ‘ız’ ve ‘ihi’ şeklinde ifade edilir.  

Ayrıca ülkemizin pek çok yöresinde görülen ve “R ,  L” harfleriyle başlayan sözcüklerin başına uygun ünlü harfleri getirme gayreti Köşektaş Ağzı’nda da sıkça görülür. Bu Türkçe’nin temel kurallarından biridir ve halk Türkçe olmayan bu sözcüklere kendiliğinden  ünlü harfler ekleyerek söyler ve o sözcüğün yapısını Türkçe’ye uygun hale getirir. Ramazan (Iramazan), Recep (İrecep veya İrebeç), Remzi (İremzi) leğen (ileğen veya ilaan), Lahana (İlahne) sözcüklerinde bu değişimi açıkça görmek mümkündür. 

Bu değişimler çerçevesinde belirleyebildiğimiz  ve sözlüklere girmemiş ya da sözlüklerde gösterilen anlamdan farklı kullanılan yerel  sözcükleri şöyle sıralayabiliriz:

SÖZCÜKLER

(Türk Dil Kurumu ve Dil Derneğinin çıkardığı  Türkçe Sözlüklerde yayımlanmamıştır)


A


ABARI

Hayret anlatır. Pek büyük, pek küçük

ABOV

Hayret anlatır

ACER 

Yeni

ACIŞMAK

Acır gibi olmak

AĞIRŞAK

İğ tokmağı

AĞNAMAK

Eşek ya da atın yatıp ters dönmesi

ALAĞIZ

Sır saklamaz

ALABULA

Türlü renkler bir arada

ALAMAÇ

Alev

ALAŞA

Üzerine vazife olmayan işleri yaparak başkalarına yaranmaya çalışan

ALİMGÜLÜ

Pembe, çingene pembesi

ANNAÇ

Karşılık

ANGIDIBIT

Tahtaravalli

ARASANTI

Arada boş boş dolaşan; işsiz, iş yapmayı sevmez

ARASANTI

Arada boş boş dolaşan; işsiz, iş yapmayı sevmez

ARTLAŞMAK

Arka arkaya binmek

AŞIT

Oda içinde yapılan taş ya da kerpiçten yapılmış tahıl ambarı

AŞKAR

Üzerlik tohumunun elde edilir. Saçları parlatır

AVGIN

Yer altı su yolu

AVUÇGEREN

Bir tür diken

AZINSIMAK

Az olduğu kanısında olmak


B


BABALI

Vebal

BAHA

(Bak  hele)(Hayret anlatır) Bak hele,  bak ha

BALDIRCAN

Patlıcan

BAYAKTAN

Deminden, az önce

BAZLAMA

Saçta pişirilen mayalı ekmek

BELDENAT   

 Üç, dört  demir dişli harmanda sap saman karıştırma, yükleme gereci

BEZBAŞ

İşini takip etmez

BIÇIK

Küçük vadi

BILDIR

Geçen yıl

BITIRAK

Dikenli tohumları kumaşa yapışan bir ot

BIZAT

Bir çeşit

BİSSAAL

Biraz önce

BİŞİRİK

Çatı aralarına  izalosyon malzemesi olarak sıvanan çamur

BİTİ’İM

Bir sürü, çokça

BÖĞÜR

Yan


 


 

BUVAÇÇIL

Boğazına düşkün, boğazcıl

BUYMA

Donma derecesinde üşüme

BÜNELEK

Genellikle sığırların kanını emen bir sinek


DEYİMLER

(Ömer Asım Aksoy’un hazırlayıp Türk Dil Kurumunun çıkardığı Deyimler ve Atasözleri kitabında yayınlanmamıştır.)


A


ABBASTAN BAŞKA KIRK KIRIĞI VAR

ABDALDAN  CUMALİK  UMMAK

ABUCUNBAK KONUŞMAK

AÇ GÖNLÜM DİNÇ GÖNLÜM

AÇ GÖNÜLE TOK TESELLİ VERMEK:

AÇIKTA AÇIĞIM YOK, KEÇİ GİBİ PÖÇÜĞÜM YOK

AÇLIKTAN DEĞİRMEN BEKLER, KABADAYILIKTAN HAK ALMAZ

ADAM, ADAM. PEHLİVAN BAŞKA ADAM

ADAM  SINMAK                                       

ADINI DELİYE, GÖTÜNÜ  ÇALIYA KOYMAK

ADINI NEYSE KOYMALI

AĞANIN KOLU TUTULMAZ       

AĞIZI BÜZ, GÖZÜ SÜZ. BURUNU NE YAPACAKSIN?

AĞRINA GİTMEK

AĞZI HAVUKMAK            

AĞZINA BAK ÇAMAN KÜLEĞİ GİBİ: Kokuyor

AĞZINA KAŞIK SIĞMAMAK     

AĞZINDA YARIM MERCİMEK ISLANMAZ

AĞZINI BELLEMEK: Yaptığı hatadan ders almak

AĞZINI DEŞİRMEK: Konuşmasına dikkat etmek

AKIL AKIL GEL NEMNEME TAKIL:

AKIL OLMAYINCA NEYLESİN SAKAL, PULLUĞU TARLADAN

GÖTÜRÜR ÇAKAL: İşini bilmeyenin işi elinden kaçar

ALACA KİRAZ YENİCE HEVES

ALAHAY: Çok sıkışık bir zaman

ALA KEÇİNİN PÜSKÜLLÜ OĞLAĞI OLMAK

ALAŞALIK ETME  

AL BASMAK                                                          

ALGIN ÇIKARMAK                     

ALIMINI ALMAK

ALIMINA GİTMEK                      

ALKIŞ VERMEK

ALLAH BOY VERMİŞ KAPIP KOYVERMİŞ

ALDIK GİTTİK KIZINIZI İT YALASIN YÜZÜNÜZÜ

ALTI ÇİLLENMEK: Çok oturmak

ALTINI ÇALDIRMAK: Açığını yakalamak

ALTI YOK PABUÇ GİBİ GEZİNMEK

ANAN ATAN BİLİNİR, ART ETEĞİ SÜRÜNÜR

ANASINDAN EVVEL AHIRA GİRMEK

ANANIN NEREDE GÖRÜYON ZAVALLI TAY

ANNACINA ÇIKMAK       

ANNACINI VERMEK       

ARABIN DERDİ KIRMIZI PABUÇ

ARADA GEZDİ, SARIMSAK EZDİ

ARAPÇA DEĞİL Mİ UYDUR UYDUR SÖYLE

ARKAYI DAĞITMAK                   

ARPASI  AZ GELMİŞ AT GİBİ KİŞNEMEK

AŞIK ATMAK

AT AĞNANIR, KAZIĞA BAĞLANIR

ATI KİŞNEMEK

ATININ ANLINA GÜN DOĞMAK

AT KUYRUĞUNDA(ki) KENE GİBİ

ATLA ARPAYI KAVGA ETTİRİR

AVA GİNENİN AVCISI, AÇIK GÖTÜN KAMÇISI, ARA YERİN  MCISI.

AVRAT GAZ,TUZ DER, YÜREĞİM CIZ CIZ DER.

AVRAT YOK,  AKIL YOK

AYAZIN ALGINI, POYRAZIN SÜRGÜNÜ

AYAĞI  SEKİLİ, ANLI AKITMALI

AYDA YILDA HAMAMCI OLDUK, O DA PEYNİR SUYUNA DENK GELDİ

AYININ ENİK SEVDİĞİ GİBİ

AYI KOKUTMAYINCA YEMEZ

AY KUYUDAN ÇIKTI YA SEFİL GÖT NE ÇEKTİ

AYNI YALAKTAN YAL YEMEK

AYRANI BAĞIR SOĞUTMAZ     

AYRANIM BUDUR, YARISI SUDUR. İSTER İÇ, İSTER İÇME


B


BABAMDAN KÖY KORKAR O DA ANAMDAN

BABAN EŞEĞİ ETTİKTEN SONRA ANANIN HAYRINI GÖR

BABANIN BİTLİ OĞLAĞINI MI YEDİM

BABASININ KOYUN AĞILINI GÖSTERMEK

BAL YEMEZ ARI GİBİ VINILAMAK

BALTAYI KÜTÜKTEN ÇIKARMAK

BAŞI DERDİNE DÜŞMEK

BAŞINA ÇÖKMEK: Cinsel tecavüzde bulunmak

BAŞINDA BİR YULARI  EKSİK

BAŞI KESİK TAVUK GİBİ ÇIRPINMAK

BAŞINI ATEŞE ATMAK

BAŞININ ETİNİ YEMEK: Çok ısrar ederek sıkıştırmak

BAYAT PARA KULLANMMAK

BAZEN GÜNE, BAZEN CİNE BENZER

BEL EMZİRMEK

BETİNE GİTMEK                          

BEL KOYMAK                                           

BERİDEN ÖTE GELMEK

BETİNE GİTMEK: Güleceği gelmek

BIDIR BIDIR ETMEK

BIRAKSAM PEKMEZ DÖKÜLÜR, BIRAKMASAM KIÇIM YIRTILIR

BİLEMEDİM KİLESİNİ ADAM GETİRİYOR  YEDİ KARI SAYIYOR SEKİZ

BİR KARIŞ BOYU VAR TÜRLÜ TÜRLÜ HUYU VAR

BİR ÖLECEĞİNİ BİLMEMEK

BİR SAPTAN BİR MALAĞMADAN ALMAK

BİR TEKERİN BÖLDÜĞÜ: Her ikisi de aynı, farkları yok.

BİR TUTAM GÜN: Kısa gün

BİR TUTMAK (onunla)

BİZİM GÜNÜMÜZDE TEBBET YOKTU

BİZİM İT SİZİN BALTAYI GETİRDİ, YAĞLI YEDİ GÖTÜRDÜ

BOGAZI TAKIRDAKLI KEÇİ GİBİ ÖNDEN YÜRÜMEK

BOKLU DA DURMUŞ SİDİKLİYE GÜLER

BOKUNUN İÇİNDE TANE ARAMAK

BOKUNU YUTMUŞ KAZ GİBİ GEZİNMEK

BOYU KAVAK AKLI SAVAK: Uzun boylular az akıllı olur.

BOZUK PARA GİBİ CAKIRDAMAK

BÖKE ÇIKMAK:  Kabadayılık etmek, sataşmak.

BÖRTÜ BÖCÜK

BURNU YILDIZ SAYMAK

BUYRULTU DAĞITMAK

BUYUR BUYRUĞUNU, SALLA KUYRUĞUNU

BOKTAN BOYAMA                      

BÜNELEK TUTMA            


A T A S Ö Z L E R İ


A


ABTAL ATA BİNMEYLE AĞA OLDUM SANMIŞ

ABDALIN KARNI DOYUNCA GÖZÜ ÇARIĞIN  BAĞINDA OLUR

ACAR TAZI, ÇULLU DA BELLİ OLUR ÇULSUZDA.

ACEMİDEN A. BİLE KORKUP AĞACA ÇIKMIŞ.

ACER TESTİNİN SUYU SOĞUK OLUR

AÇ KARIN KATIK İSTEMEZ

AÇLIK SOFULUĞU BOZAR

ADAMIN AKILSIZINI EL, İTİN AKILSIZINI YOL KOCATIR

ADAMIN KARISI ÖLMAZ. ANANIN KIZI ÖLÜR

ADAM KOCAYINCA HATİP, KADIN KOCAYINCA TABİP OLUR

ADAM YANILA YANILA, PEHLİVAN YENİLE YENİLE ÖĞRENİR

ADIN NE? BERBER OSMAN. MESLEĞİN NE: İKİSİNİN BİRLİKTE SÖYLEDİM

AĞAÇTAN KAYNANA YAPMIŞLAR. DÜŞÜP GELİNİN BAŞINI YARMIŞ

AĞA DEDİN  YERDE KALDI, BOK YEDİN ELDE KALDI. (Çabaların boşa çıktı)

AĞA PAÇA  YİYİYOR. SORUN KAÇA YİYİYOR

AĞIZI YAKAN AŞ, BAŞI YARAN TAŞ OLSUN

AĞLASAM GÜLSEMDE ESKİ KIRIĞIM AKLIMDAN GİTMİYOR

AĞUSTOTA İT İLE OYNAYAN  ZEMHERİDE İT GİBİ BÜZÜLÜR

AK İT KARA İT,  İT İTTİR, İT İT

ALASAKÇANIN CANI SIKILIRSA YUVADAKİ YAVRUSUNU  BİLE EDER

ALA TAZI CAN İÇİN KOŞAR

ALEMİN  KIRK VİRANESİNİ DÖRT DİVANE DÜZELTEMEZ

ALİMLE KONUŞ  AL MERTEBE, CAHİLLE KONUŞ DÖN MERKEBE

ALİ SAZ ÇALAR, VELİYE DIN DIN GELİR

ALLAH BİLİR AMMA KUL DE SEZER

ALLAH BÜYÜK AMA KULU KÜÇÜK

ALLI EVLENDİ GÜLLÜ GELİN OLDU

ALIŞMADIK GÖTTE DON DURMAZ

ALMA AVRADIN DULUNU, ARKADAN GELİR KULUNU

ANADAN OLUR BUZAĞI, KEKLİĞE KURARLAR TUZAĞI

ANA GEZER, KIZ GEZER. BU CEHİZİ KİM DÜZER

ANALI KUZU, KINALI KUZU

ANALIK, YAMALIK

ANALININ ANASIYIM ANASIZIN NESİYİM

ANAM ÖLDÜ DAYIM YOK. BENİM ORDA PAYIM YOK

ANASINA YAKIN KIZDAN, ORMANA YAKIN DOMUZDAN UZAK DUR

ANASI OLMAYANIN BABASI OLMAZ

APTAL KUŞU  GÜZEL GÖSTEREN TÜYLERİDİR

ARI GİBİ KONUŞ BALA KON,  SİNEK GİBİ KONUŞ  YALA KON

ARKA SU GELENE DEK KURBAĞANIN GÖZÜ PATLAR

ARMAGAN ATIN DİŞİNE BAKILMAZ

ARMAĞAN HOROZ GERİDEN ÖTER

ARPA TAŞLI SÖZ ANNAÇLI OLUR

ARPAYI AKLI, BUĞDAYI GÖKLÜ BİÇ

ARPAYI KURUT, BUĞDAYI FİRİK BİÇ

ARSIZA SÖZ, KOKMUŞA TUZ NEYLESİN      

ASI KUZUYU KURT KAPAR

AŞ SABAHI  İLE,  İŞ SABAH İLE

AT ALIRSAN GÜZÜN, DEVE ALIRSAN GÜZÜN, KIZ ALIRSAN GEZİN

AT ALİ PAŞANIN, ÇUBUK KARA MEŞENİN, SÜVARİLİK ÖĞRENMEYE NE VAR?

AT DONUYLA, YİĞİT  SANIYLA ) LAKABIYLA) ANILIR

AT ELİN GÖT ELİN SÜVARİLİK ÖĞRENMYE NE VAR

ATIM TEPMEZ, İTİM KAPMAZ DEME

ATIN DURUP SIÇANI,  DOSTUN KOYUP KAÇANI

ATIN YİĞİDİNE DORU, ADAMIN YİĞİDİNE DELİ DERLER

ATLI MİSAFİR OLUR, İTLİ MİSAFİR OLMAZ

ATIMI İSTEYEN DÜŞMANIM. KIZIMI İSTEYEN DOSTUM

ATI OLANIN EYERİ ESKİR

ATI OLAN DAĞDA YORULMAZ

ATINI BOL YERE, GÖTÜNÜ DAR YERE ALIŞTIR

ATI SATTIK KATIR ALDIK BELEYI BAŞIMIZA SATIN ALDIK

AT NERDEYSE TORBASI DA ORDA OLUR

AT ÖLÜR NALI KALIR, YİĞİT ÖLÜR NAMI KALIR

AT YEDİ GÜNDE, İT YEDİĞİ GÜNDE SEMİRİR

AT YİĞİDE KANATTIR. HALI İSE KIZA

AVRADIN İYİSİ KAPI ARDINDAN BELLİ OLUR

AYAĞIN (bile)YAPIYORSA,  EL ELİNİN YAPTIĞINDAN İYİDİR.

AYI YAĞI BOL BULURSA GÖTÜNE SÜRER

AYGIR KISRAKLA TUTULUR

AYNI AHIRDA DURAN BUZAĞI, AZGIN BOĞADAN KORKMAZ

AŞ PİŞİREN  TUZA  BAKAR


B


BABA  DÖŞEĞİ ATEŞTİR. HİÇBİR EVLAT ORAYA TAM OTURAMAZ.

YA İLERİ YA GERİ OTURUR.

BABAM ACINDAN ÖLDÜ. BULDU DA YEMEDİ Mİ?

BABA; SARIĞI KABA, KARDAŞ; KARA DAŞ,  BACI: SOĞANDAN ACI,

ANALIK: YIRTIK YAMALIK

BABA MALI SELİN GETİRDİĞİ KÜTÜK GİBİDİR

BAĞ BOZULDU TİLKİ ORTAYA ÇIKTI

BAHARIN YAZI, KOCA GÖLÜN SAZI, İYİ ADAMIN KIZI OLUR

BANA  BENDEN OLUR NE OLURSA. BAŞIM RAHATTIR ÇENEM DURURSA

BAŞ BAŞA VERMEYİNCE  TAŞ YERİNDEN OYNAMAZ

BATAN KAĞNIYI KOCA ÖKÜZ ÇIKARIR

BENİM DERDİM İNEKLE DANA, SENİNKİSİ DÖNDÜYLE DÖNE

BEN YANARIM YAVRUMA, YAVRUMDA YANAR YAVRUSUNA

BEŞ YAŞINDAKİ BEŞİK ON YAŞINDAKİ ÖĞÜTÜ İSTEMEZ

BEZENEN GÜNE BENZER, BEZENMEYEN CİNE BENZER

BILDIRCININ FIKIRTISI, GELİN KIZIN KİKİRTİSİ, PARANIN ŞINGIRTISI, KABAĞIN FOKURTUSU, KAYNANANIN SOKURTUSU

BIYIĞIN NİYE YAĞLI, BILDIRCIN YEDİM DE, ETLİ Mİ? TATLI MI?

BİLMİYOM UÇARKEN GÖRDÜM

BİNBİR ÇİÇEK BİR LALE HEPSİ OLUR BİR DAİRE

BİN İŞÇİ, BİR BAŞÇI.

BİRDEN FAZLA SIÇANI KOVALAYAN KEDİ HİÇ YAKALAYAMAZ

BİRİNCİ GÜN HAS MİSAFİR. İKİNCİ GÜN PİS MİSAFİR. ÜÇÜNCÜ GÜN PUŞT MİSAFİR.

BİR TUTAM OT DEVEYİ YARDAN ATAR

BİR YERİN OTU KEKİK, KUŞU KEKLİKSE DURMA KAÇ

OTU SAZ, KUŞU KAZ SA DURMA YERLEŞ

BOĞAYI BÖĞÜRTEN DAŞŞAKLARIDIR,

BOKLU ARKTAN TEMİZ SU AKMAZ

BOKLU YALAKTAN SU İÇEN KÖPEK AVA GELMEZ.

BOKLA YAPILMIŞ DUVAR İŞEKLE YILIKLIR

BOK YAKINA KOKAR.

BOK YİYENİN KAŞIĞI YANINDA OLUR.

BOŞ BOĞAZLA, BOK BOĞAZIN BAŞI DERTTEN KURTULMAZ

BULGUR PİLAVI, ÖKÜZ EMEĞİDİR.

BU OĞLUMA, BU KIZIMA. KALMADI KÖR BOĞAZIMA

BURNUNDAN KIL ALDIRMAZ, ELİN KUYRUĞUN DAN ELÇİM ELÇİM KIL YOLAR

BÜYÜK S...LE ORUSPU KORKUTULMAZ


 


Yorumlar - Yorum Yaz
Şehleray Dili

Bedros Tıngır'ın Evrensel Dili Şehleray
The Seh-lerai Language

Şair Bedros Tıngır'ın dünya barışına hizmet etmesi için tasarladığı, icat ettiği ve kurallarını, gramerini oluşturduğu Şehleray dilinin hazin hikâyesi...

Şair Bedros Tıngır’ı (Petros Tıngıryan) ve tasarladığı Şehleray dilini pek bilen yoktur. Kendisi 19. Yüzyılda 40 yıl boyunca İzmir Buca’da yaşamış ve 1881 yılında Buca’da ölmüş Ermeni bir şairdir. Dokuz dile (Ermenice, Yunanca, Latince, Arapça, Farsça, İtalyanca, İngilizce, Fransızca, Sanskritçe) hâkim olan Tıngır, 1865 yılında burada, uluslararası olarak kullanılabilecek Şehleray dilini icat etmiştir. Bu dil Tıngır’a göre, bütün ülkeler arasında barışı ve sevgiyi teşvik edecek, dinler üstü, diller üstü, uluslar üstü kimlikli bir dil olacaktır. Tıngır, çeşitli dinlere ve dillere bölünmeye maruz kalmadan evrensel tek bir dilin ulusları birbiriyle bütünleştireceğine ve hatta tüm bireysel çekişmelere, tüm kavgalara ve tartışmalara bir son vereceğine inanmıştır. Tıngır, dilinin dünya çapında, tüm uluslar tarafından sevgi ve direniş olmadan kabul edileceğini hayal etmiştir. Hedefinde, yıkılmayacak bir Babil Kulesi inşa etmek vardır.

Böyle bir hayat felsefesi benimsemesinde, Tıngır’ın yaşadığı kimi olaylar da etkili görülmektedir. Tıngır, 3 Eylül 1799'da Konstantinopolis'te doğmuş, 21 Ekim 1811 yılında Ermeni Katolik Mekhitarist İlahiyat Fakültesi’nde rahiplik için eğitim almak üzere Viyana'ya gönderilmiştir. Bedros'a 7 Eylül 1813'de dini bir sembol taşıyan Karapet ismi verilmiştir. On dokuz yaşında bir rahip olarak görevlendirilen Karapet, Konstantinopolis'e dönmüş, ancak 1827-1830'da başkent Ermeni Ortodoks Patrikhanesi tarafından kışkırtılan Ermeni Katoliklerine yönelik zulüm sırasında şehirden gönderilmiştir (Russell, 2012, s.3). Tıngır, ilk önce Bükreş'e gitmiş, 8 Ocak 1828'de Viyana'daki manastırına dönmüş, buradan hem Ermeni Katolikliği hem de kendisine verilen Karapet ismini reddederek ayrılmıştır. Yolculukları onu son olarak İzmir'e taşımıştır. Fikrimce, dinler ve diller üstü, barış ve sevgi taşıyacak bir dil icat etme motivasyonunun altında, yaşadığı zorlu mücadeleler yatmaktadır.

Tıngır, icat ettiği yeni dili, çeşitli dillerin çeşitli seslerinden, özellikle Sanskritçe'den oluşturmuş, çeşitli karakterlerin parçalarından oluşan bir amalgam yaratmıştır. Herhangi bir ulus tarafından kabul edilip kullanılmadığından Şehleray, bir dil olarak adlandırılamamıştır. Tıngır, icat ettiği dil için bir gramer kitabı ve sözlük hazırlamıştır. Oluşturduğu alfabeyi temel aldığı bir müzikal notalama sistemi dahi geliştirmiştir (Russell, 2012, s.3).

Eğitiminin bir kısmını Viyana’da, bir kısmını da İstanbul’da tamamlayan Tıngır, şair olmasının yanı sıra bir dilbilimci olarak da kabul edilebilir. Kendisi, yeni oluşturduğu Şehleray dilinde şiirler yazmış, gelen ziyaretçilerine bu dilin Fransızca tercümesinden şiirler okumuştur. Fakat kendisi dışında Şehleray dilini anlayabilen, o dilden eserleri okuyabilen biri olamamıştır maalesef. Elbette elimize ulaşan eserleriyle, özellikle de yazdığı gramer kitabı ve sözlük vasıtası ile dilin analizi ve bu dil üzerinden yazılan şiirlerin analizi mümkündür.

Tıngır, Buca’daki evinin girişine, kendi tasarladığı dili kullanarak ‘’Ayzeradant’’ yani ‘’Bilgelik Tapınağı’’ yazmıştır (Russell, 2012, s.4). Evinde dilbilimi üzerine çokça kitap içeren bir kütüphanesi bulunmaktadır. Ünlü yazar William Saroyan, Bedros Tıngır’ın yakın arkadaşlarındandır. Bedros Tıngır’ın yaşadığı yer bugün, Tıngırtepe olarak adlandırılmaktadır; lakin orada yaşayan halkın Bedros Tıngır hakkında bir bilgisi olmamakla birlikte, Şehleray dili hakkında da fikirleri bulunmamaktadır.

Bugün, Bedros Tıngır’ın evini görmek mümkün değildir; Tıngır’ın evinin bulunduğu yerin üzerinde Mevlana Celaleddin Rumi’nin devasa bir heykeli bulunmaktadır. Şehrin hafızasının geri kazandırılması, Bedros Tıngır’ın çok önemli bulduğum dil felsefesinin görünür kılınması için Tıngır hakkında geniş kapsamlı araştırmalar başlatılmalı, çeviri faaliyetleri yapılmalıdır.

Gözde YILMAZ 

Kaynakça:

Russell, James (2012) "The Seh-lerai Language", Journal of Armenian Studies.

Harvard Library