Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi3
Bugün Toplam104
Toplam Ziyaret738767
Mutlu Yıllar

Sürekli anlaşmazlığın ve uyumsuzluğun nedenleri; kadınla erkek arasındaki dinsel ve yasal engeller ile toplumların arasındaki sınırlar ve kurallardır!
Adnan YALIM


Yeni yılda çocuklarınıza, bilgi yerine, özgün olanı; sporu, müziği, resim çizmeyi, kitap okumayı, yemek yapmayı, insanların birbirlerinden farklı olduklarını anlamalarını sağlamak için de, sanatı öğretin!

Çocuklarınıza ayrıca; sembol ve ritüeller yerine,

Değerleri; dil ve sanat, hukuk ve tarih, sorumluluk ve sorgulama, çevre ve iklim bilincini...

♠ Yaşamayı; kimseden emir almadan ve kimseye emir vermeden yaşamayı...

Benlik edinmeyi; "kul benlik" değil, "özerk benlik" edinmeyi...

Düşünmeyi; kimseden emir almadan, bağımsız düşünmeyi...

İnanmayı; safsatalara değil, başarıya inanmayı...

Başkalarına değer vermeyi...

Ekip çalışmasının önemini... 

...öğretin çocuklarınıza!

Kezzi - Ahmet Uçar

KEZZİBAN CEYHAN



 

 

 

 

 

 

 Fotograf

Ahmet Uçar


10. Mart 2011 Perşembe sabahı geçirmiş olduğu ani bir rahatsızlık sonucu hayatını kaybetmiş olan sayın Ahmet Uçar'ı saygıyla anıyoruz!

kosektas.net 


Hem hafızası, hem de anlatış tarzıyla ayrı bir yetiye sahip olan Ahmet Çavuş (Uçar) ’un anlattığına göre, Kezziban Ceyhan, Karayusuflu Aile Grubu’ndan olup; Yusuf, Rıza ve Süleyman Ceyhan’ın anneleridir. Kocası savaşta kalmış. Kocasını kaybettikten sonra, o kıtlık, yokluk, yoksulluk dönemlerinde, bir yandan çok küçük yaşlarda öksüz kalan çocuklarını ele güne muhtaç etmeden yetiştirme mücadelesi verirken, bir yandan da konu, komşu ve kocasının yakın akrabaları tarafından yapılan baskılara, iftiralara karşı göğüs germek zorunda kalmış. Hiç olmadık suçlamalarla yargılanmış, itilmiş, ötelenmiş, hatta dövülmüş...

Kezziban Ceyhan’ın maruz kaldığı bu çileli yaşam sonucu söylediği aşağıdaki dörtlükleri okuyunca birden; Yunus Emre'nin, iki mısradan oluşan o ünlü beyiti geldi aklımıza:

Ben bir usanmaz ozanım,
Derdim vardır inlerim!
 
Kezziban Ceyhan’ı da, Ahmet Uçar'ı da saygıyla anıyoruz!
kosektas.net...

Batkın diyorlar da babam evine,
Kapıya gelir de sürü koyunu,
İnil inil iki katar gelirken,
Yetim diye içmiyorlar suyunu.

Ben garibim, benim arkam yoğudu,
Yandı yandı yüreklerim soğudu,
Gene Mevla’ya da şükürler olsun,
Üç oğlum var arka arkaya büyüdü.

İlvan oldu bana kara yağlığı,
Cümleyinen ben isterim sağlığı,
Herif geldi ahraz gelin dillendi,
Şimden sonra sana verdim bealiği.

Düşman oldu şu Avuç’un bağları,
Kara Mulla'm evimizin bealeri,
Sana diyom Güvercinlik Bağları,
Anamoğlu oralarda varmola.

Üç kardeşten eremedim murada,
Susadan taburun geçer Sivas’a,
Ellerin gınalı, gözler sürmeli,
Gelin olup ermeyesin muraza.

Ciğer yakar Temmuzların sıcağı,
Irızam görmedi ana kucağı,
Bu kadar büyüklenme düşman,
Şen ettiğin İbalı’nın Ocağı.


Ahraz: Sağır ve dilsiz.

Bealik: Beylik.


 


Yorumlar - Yorum Yaz
Din ve Bilim


Din ve Bilim
Doç. Dr. Şafak Nagajima

Biz insanlar, -bugünkü bilgilerimize göre- diğer canlılardan farklı olarak derin bir düşünme, yansıtma yeteneğine ve öz bilince sahibiz. Bu özelliklerimiz bizi, kendimize, çevremize, yaşama dair karmaşık sorular sormaya ve anlam arayışına iter. Kimimiz cevapları dini inançlar ve öğretilerde ararken, kimimiz de bilimin bistürisiyle yara yara, bilinmezin derinliklerine ulaşmaya çalışır.
Peki bu iki yaklaşımın arasındaki temel farklar nedir?
Dinler, bir inanç sistemi temelinde şekillenir ve yaşamın anlamını yaratıcı bir güç veya ilahi bir amaca bağlarlar. Kutsal metinler, ritüeller ve gelenekler aracılığıyla bu anlamı sunarlar.  Din, genellikle şüpheye yer bırakmayacak mutlak bir doğruyu hedefler ve o doğruya inanmayı amaçlar.
Bilim ise şüphecilik ve sorgulamaya dayanır. Gerçeği gözlem ve deneye dayalı objektif ve kanıtlanabilir bir yöntemle arar. Bilim insanlarının amacı, evreni ve insan yaşamını mantıklı ve deneylere dayalı açıklamalarla anlamaktır.
Dinler, genellikle değişmeyen ve sınanamayan bir inanca dayanır. Yanlışlanamaz veya test edilemezler. Örneğin, yaratılış konusu, evrenin nasıl yaratıldığına dair kesin bir inanç içerir.
Bilim ise yanlışlanabilirlik ilkesine dayanır. Bilimsel iddialar test edilebilir ve sınanabilir. Bilimsel bir açıklama veya teorinin yanlış olduğu deney veya gözlemle kanıtlanabilir.  Örneğin, yerçekimi teorisi belirli deneylerle sınanabilir ve yanlışlanabilir.
Dinler, genellikle doğaüstü bir varlık veya güç tarafından yönlendirildiğine inanılan bir anlamı öne çıkarır. İnsanların yaşamları, ilahi bir plana göre şekillenir. Evrenin kökeni, yaşamın amacı ve ölüm sonrası yaşam gibi metafizik soruları yanıtlamaya çalışırlar.
Bilim, doğaüstü açıklamalara dayanmaz ve kanıtı olmayan iddialarda bulunmaz. Kanıtı olmayan bir iddia zaten bilimsel değildir. Evrenin işleyişini doğa yasalarını kullanarak anlamaya çalışır. Bilim insanları, temel metafizik soruları yanıtlamak yerine gözlem ve deneylere dayalı olarak ölçülebilir ve anlaşılabilir gerçekleri anlamaya çalışırlar.
Dinler, genellikle kişisel inanç ve deneyimle ilişkilendirilirler. Her insan dinini kişisel bir biçimde yaşar ve yaşamın anlamını kendine özgü bir şekilde deneyimler.
Bilim ise evrensel ve nesnel bir perspektifi vurgular. Her yerde geçerli olabilecek bilgilere ve anlamlara ulaşma amacını taşır. Bilimsel bilgi, kişisel inançlardan bağımsızdır ve genellikle genel kabul gören gerçeklere dayanır.
Özetle, yaşamın anlamını dinlerde bulmakla bilimde aramak arasındaki temel fark, inanç ve şüphecilik, doğaüstü ve doğal, mutlaklık ve test edilebilirlik/yanlışlanabilirlik, kişisel ve evrensel gibi unsurları içerir. Bu iki yaklaşımın farklılıkları, insanların yaşamı yorumlama biçimlerini önemli ölçüde etkiler. Her iki yaklaşım da insanlar için farklı anlam ve tatmin kaynakları olabilir.

Doç. Dr. Şafak Nakajima