Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam6
Toplam Ziyaret802358
Film Tanıtım Köşesi


KARA KAFA
(Schwarzkopf)

Yönetmen
Korhan Yurtsever

Oyuncular
Betül Aşçuoğlu l Savaş Yurttaş l Cüneyt Kaymak l Özlem Güler l Macit Flordun l Gülsen Tuncer l Ercan Demirel l Bülent Oran l
Wolfgang Esch l Bahri Ateş

Türk yönetmen Korhan Yurtsever tarafından 1980'lerin başında tamamlanan Kara Kafa (Almanca: Schwarzkopf), Türk işçilerinin Almanya'ya göçünü konu alıyor; yalnızlık, siyasi direniş, sendikal örgütlenme ve feminist hareketin hikâyesini anlatıyor. Film, 1980 yılında gösterime sunulduğunda, Türkiye'deki sansür kurulu tarafından "dost ülke Almanya'nın onuruna hakaret ediyor" gerekçesiyle yasaklanır. Yönetmen Korhan Yurtsever, filmin yasaklanmasından hemen s sonra Almanya'ya sürgüne gider.

Filmin Konusu: Almanya’da bir metal fabrikasında çalışan Cafer, daha iyi bir yaşam sürme umuduyla, eşi Hace ile çocuklarını Almanya'ya götürür. Hamile eşi Hacer, bir iş bulur ve çalışmaya başlar, ancak hemen ardından doğum yapar. İşte bundan sonra, hem aile içinde hem de aile dışında sorunlar başlar. Hacer de, Cafer de çalıştığı için, yeni doğan çocuklarının bakımı sorun olur. Çocuğun bakımını sağlamak için, oğul ve kızlarını, Türkiye’ye gönderiyoruz gerekçesiyle, okuldan alırlar, eve kapatırlar. Oğulları genellikle yalnızdır, zamanının büyük bir bölümünü kentte yalnız dolaşarak geçirir. Kızları, yeni doğan kardeşine bakmak için evde kalmak zorunda kalır. Cafer için önemli olan, çocukların eğitimi değil, çocuk parasının ödenmesidir.

Çok bir zaman geçmeden Cafer işsiz kalır. Zamanın büyük bölümünü kahvehanelerde geçirir. Hacer,  hem çalışır hem de dernek, sendika çalışmalarında, kadın örgütlerinde aktif rol alır, çevresinin etkisiyle fiziksel ve zihinsel bir dönüşüm geçirir.

Filmin asıl negatifleri 2022 yılında şaşırtıcı bir şekilde yeniden keşfedilip restore edilir. Bu sayede bu tarihi belgeyi sinemaseverlere sunma olanağı doğar.

Kara Kafa (Schwarzkopf) l 1979 l 82 dakika.

Filmi izlemek için buraya tıklayın.

kosektas.net, Köşektaş Köyü Bilgisunum Sayfası

Anasayfa

www.kosektas.net



Martín Prechtel l Toprağın, bitkilerin ve yerlerin dillerini yeniden öğrenmek

Sömürgecilik ikileminde kimliğinizi kaybettiğinizde en büyük sorun, atalarınızınn şiddetle reddettiği her şeyi savunmaya başlamanızdır.

Martín Prechtel


YAPAY ZEKÂ NEDİR?

Yapay Zekâ, insan zekâsının, insanlar gibi düşünmeye ve öğrenmeye şartlandırılmış makinelerde simüle edilmesini ifade eder. Bilgisayar bilimi, matematik, psikoloji ve diğer alanları bir araya getirerek akıllı sistemler geliştiren çok yönlü bir sistemdir.

Yapay Zekâ uygulamaları geniş kapsamlıdır ve çeşitli sektörlerde ve alanlarda devrim yaratabilir. Örneğin, Yapay Zekâ görüntü ve konuşma tanıma sistemlerinde, Siri ve Alexa gibi sanal asistanlarda, otonom araçlarda, öneri sistemlerinde, dolandırıcılık tespitinde, tıbbi teşhiste ve daha birçok alanda kullanılmaktadır.

DEEPSEEK UYGULAMASI


Yapay Zekâ veya İngilizce adıyla Artificial Intelligence (AI), insan Zekâsını taklit eden ve topladığı bilgilere dayanarak kendi kendine öğrenebilen sistemler veya makineler için kullanılan genel bir terimdir. Amacı, insanlar gibi düşünebilen, öğrenebilen, karar verebilen ve problem çözebilen akıllı sistemler yaratmaktır.

Yapay Zekânın Temel Bileşenleri

1. Makine Öğrenmesi (Machine Learning): Yapay Zekâ'nin bir alt dalıdır. Bir sisteme açıkça programlamadan, verilerden öğrenme ve istatistiksel teknikler kullanarak tahminler yapma yeteneği kazandırır. Örneğin, bir makine öğrenmesi modeli, binlerce kedi fotoğrafını inceledikten sonra, yeni gördüğü bir fotoğraftaki kediyi tanıyabilir.

2. Derin Öğrenme (Deep Learning): Makine öğrenmesinin daha gelişmiş bir dalıdır. İnsan beynindeki nöron ağlarını taklit eden "yapay sinir ağları"nı kullanır. Bu sayede çok daha karmaşık modeller (görüntü ve ses tanıma, doğal dil işleme gibi) oluşturulabilir.

3. Doğal Dil İşleme (Natural Language Processing - NLP): Bilgisayarların insan dilini anlamasını, yorumlamasını ve üretmesini sağlar. Sohbet robotları (chatbot'lar), çeviri programları ve sesli asistanlar (Siri, Alexa) NLP'nin en bilinen örnekleridir.

Yapay Zekâ genellikle üç kategoriye ayırılır:

1. Dar Yapay Zekâ (Artificial Narrow Intelligence - ANI):

Günlük hayatta karşılaştığımız tüm Yapay Zekâ uygulamaları bu kategoridedir.

Belirli bir görevde uzmanlaşmıştır ve o görevin dışına çıkamaz.

Örnekler: Satranç oynayan bilgisayar, yüz tanıma sistemleri, araç navigasyon cihazları, spam e-posta filtresi.

2. Genel Yapay Zekâ (Artificial General Intelligence - AGI):

Henüz var olmayan, teorik bir seviyedir.

İnsan gibi herhangi bir entelektüel görevi yerine getirebilme kapasitesine sahip olacaktır. Bir konuda öğrendiği bilgiyi başka bir alanda kullanabilir, akıl yürütebilir ve duygusal Zekâya sahip olabilir.

Bilim kurgu filmlerindeki robotlar (örneğin, Star Wars'taki C-3PO) genel Yapay Zekâya örnek gösterilebilir.

3. Süper Yapay Zekâ (Artificial Super Intelligence - ASI):

İnsan Zekâsını her alanda geçen, kendini sürekli ve hızlı bir şekilde geliştirebilen bir Yapay Zekâ türüdür.

Bu, şu anda sadece spekülasyon ve felsefi bir tartışma konusudur.

Günlük Hayattan Yapay Zekâ Örnekleri

Yapay Zekâ artık hayatımızın bir parçası haline geldi. İşte bazı yaygın örnekler:

Akıllı Telefon Asistanları: Siri, Google Asistan, Bixby.

Sosyal Medya Akışları: Facebook ve Instagram'da feed'inizde gördüğünüz içerikler, ilgi alanlarınıza göre Yapay Zekâ tarafından sıralanır.

Navigasyon Uygulamaları: Google Maps veya Waze, trafik yoğunluğunu analiz ederek en hızlı rotayı Yapay Zekâ sayesinde önerir.

Öneri Sistemleri: Netflix'te izleyebileceğiniz filmleri, Spotify'da dinleyebileceğiniz müzikleri, Amazon'da alışveriş yapabileceğiniz ürünleri Yapay Zekâ önerir.

Sohbet Robotları (Chatbot'lar): Bankacılık, müşteri hizmetleri gibi alanlarda sorularınızı yanıtlayan sistemler.

Otonom (Sürücüsüz) Araçlar: Yapay Zekâ, araçların çevresini algılamasını ve karar vermesini sağlar.


Yapay Zekânın Önemi ve Geleceği

Yapay Zekâ, sağlık, finans, eğitim, ulaşım ve enerji gibi neredeyse tüm sektörlerde devrim yaratma potansiyeline sahiptir. Örneğin:

· Sağlıkta: Hastalık teşhisinde doktorlara yardımcı olur.

· Finansta: Dolandırıcılık işlemlerini tespit eder.

· Üretimde: Kalite kontrol süreçlerini otomatikleştirir.


Ancak, Yapay Zekâ'nin gelişimiyle birlikte etik kaygılar (işsizlik, önyargılı algoritmalar, gizlilik), güvenlik riskleri ve düzenleme ihtiyacı gibi önemli tartışmalar da beraberinde gelmektedir.

Özetle: Yapay Zekâ, makinelere insan benzeri öğrenme, akıl yürütme ve problem çözme yetenekleri kazandırmayı amaçlayan bir bilim dalıdır. Şu an etrafımızda gördüğümüz tüm "akıllı" sistemler, aslında belirli bir göreve odaklanmış Dar Yapay Zekâ örnekleridir ve gelecekte hayatımızı çok daha derinden etkilemeye devam edeceklerdir.

Bilgi: Bu sütünlara aktarılan bilgiler, bir Yapay Zekâ uygulaması olan DeepSeek adlı uygulamadan sağlanmıştır!

kosektas.net, Köşektaş Köyü Bilgisunum Sayfası


Köşektaş Köyü Bilgisunum Sayfası'nda yer alan metin, resim, fotograf gibi tüm içeriklerin hakları asıl sahiplerine aittir! Söz konusu bu içerikler, sahiplerinin rızası olmadan, matbu ya da dijital, başka ortamlarda kullanılamaz!

kosektas.net, Köşektaş Köyü Bilgisunum Sayfası


www.kosektas.net|İletişim: kosektas@kosektas.com| Son Güncelleme: 17 Ekim 2025
Ömer Emmi hoş, sevimli bir komşumuzdu. Otuzlu yaşlardaydı. Siyah kadife şalvarlı, orta boylu, etine dolgun, koyu esmer olmamasına rağmen, siyahı tipli bir yapısı vardı. Evlerimizin yakın olması nedeniyle hemen hemen her gün bize gelirdi. Özellikle sabahları tandır yanarken birlikte tandır başında otururduk. Ömer Emmi hoş sohbet birisiydi ya da biz çocuklara öyle gelirdi. Çocuklarla oynamayı çok seven bir karaktere sahipti. O zamanlar küçük kardeşim Hacıba iki üç yaşlarında çok sevimli, tatlı dilli bir çocuktu. Ömer Emmi bize geldiğinde özellikle onunla oynamayı çok sever, Hacıba’nın kendine sopa (kösseği) ile vurmalarına, canı acısa bile, katlanırdı. Bazen çocuğa karşı yalandan ağlama numarası yapardı. Onu böyle ağlarken gören Hacıba da ağlamaya başlardı. Bu oyunu, çocuğu fazla üzmemek için çok uzatmaz elleriyle kapattığı yüzünü birden açar gülerdi. Bu arada tekrar sopayı yer, oyun böyle sürer giderdi. Hep oyun süresince Ömer Emmi her türlü nazımıza oynardı. Biz ona, o bize büyük bir sevgi ve saygıyla bağlanm
21.04.2025
Çocukluğumda, Deliağanın evinin bulunduğu bu küçük tepeciğin ötesine, kuzey yönündeki uçsuz bucaksız ovaya hiçbir zaman gitmemiştim. O ova bitmez tükenmez gibi gelen buğday tarlaları, Sadık Köyü’ne ve ondan daha da ilerideki göçmen köyü denilen yere, ovanın puslar içerisinde belli belirsiz görünen sınırına kadar uzanırdı. Upuzun kavak ve söğüt ağaçlarının kümelendiği bir yeşilliğin tam ortasında yükselen höyüğü bu yaşıma kadar hep merak etmişimdir.
23.03.2025
Her yerde bir kartalkayası vardır. Bizimki hepsinden sıcak ve yumuşaktır. Güneşin Kartalkayadan doğduğu zamandı. Sabahları sırtlarında bütün kitapları. Küçücük dev sanılan adımları… Okula ilk gelmenin ilklik heyecanı, coşkusu… Güneşle ısınan ve ısıtan duygu… Ana yüzüne ilk gülüşteki ananın mutluluğu. Derste nasıl bulduklarını hâlâ anlayamadığı hep birlikte öğrenme arzusu… Nerden ve nasıl oluştu. Ya da nasıl oluşturuldu. Sabahın güneşi yalarken karşı bağın zerdalilerini, ısınır derslerimizdeki kabarmış bilgi açlığı… Yeniden açmış doğa. Tüm cömertliği ile yeniden oluşur börtü böcek ve çiçekler. Toprağa karışmış, gerinir kirpi ve tosbağalar. Kıdemli toplama kampı gözcüleri yercüğürceler. Oradan buraya kayarken kuyruğunu kaybeden diyetçi kelenkesteler.
23.03.2025
Uzun geçen kış mevsiminin sonunda, hasretle beklenen bahar, köyde yüzünü gösterdi. Güneş çıktı. Üşüyen toprak biraz ısındı. Toprağın üstünde üç aydan beri bekleyen kar erimeye başladı. Kar eridikçe toprağın üstü açıldı, toprağın ıslaklığı geçti ve eriyen karın altından önce kardelenler, sonra sarı çiğdemler toprak üstüne çıktı.
14.03.2025
Köşektaş, Kapadokya dairesi içinde, Avanos’a 35, Hacıbektaş’a 20 km. uzaklıkta şirin bir köy. Henüz beş altı yaşındayım. Evimizin arkasında, bir karış tozu olan yolda, yaşıt birkaç çocuk birlikte oynuyoruz. Önce derinden, sonra gittikçe yaklaşan metalik bir gürültüye dikkat kesiliyoruz. Gürültü şiddetini artırınca korkmaya başlıyoruz. Bu sırada, benden iki yaş büyük ablam, nereden aklına geldi bilmiyorum, “Teççel meççel”, “Kaçın, teççel meççel gelmiş.” diye bağırınca, her birimiz, bir tarafa dağılıyoruz. Ben, doğru samanlığa kaçıyorum. Kalbim, küt küt vuruyor. O sırada ablam yetişiyor. Bu kez de, “Kardeşim, dünya batıyor. Önce çocukları götürecekmiş teççel meççel, sonra da büyükleri.”
04.03.2025
Kitaplar, hayatınızı zenginleştirir, yaratıcılığınızı geliştirirler! Kitaplar, iyi günlerde coşkunuzu artırır, zor günlerde size umut aşılarlar! Kitaplar, karanlık günlerde adeta bir fener görevi görürler, yolunuzu aydınlatırlar! Okumak ve yazmak, sadece başkalarıyla iletişim kurmanızın bir yolu değil, aynı zamanda kendinizi geliştirmenin de bir yoludur. Merak, ona bağlı olarak da bilgi arayışı, yalnızca yaşama dair bakış açınızı genişletmekle kalmaz, aynı zamanda, iyi zamanlarınızda coşku, zor zamanlarınızda yaşama tutunmanızı sağlar! Hayatınız boyunca okuma açlığınızı gidereceğine inandığınız kitaplardan satın alın! Çünkü kitap satın almak; size umut verir, sizi mutlu eder, enerjinizi harekete geçirir, çocuklarınıza miras bırakabileceğiniz bir kütüphane oluşturmanızı sağlar.
19.02.2025
Köşektaş Köyü benim anılarımda önemli bir yer tutar, çünkü orada yaşadığım her bir anı, ömrümü oluşturan karelerin birer parçalarıdır. Onları unutmam, yaşamımdan silip atmam söz konusu olamaz! 1968 yılında kurulan „Köşektaş Köyü Ortaokul Yaptırma ve Yaşatma Derneği’nin“ yöneticileri her ne kadar takdire şayan çalışmalar başlatmış ve yürütmüş olsalar da, yaşadıkları maddi sıkıntılar nedeniyle, ortaokul binasının inşasını başlatamamışlardı. Ortaokul binasının inşası için gerekli olan tüm hazırlıklar tamamlanmış, hatta temel atılmış, ancak bina yapımına başlanamamıştı.
17.02.2025
1930’lu ve 1940’lı yıllar Türkiye’de, eğitim ve öğretim alanında, değişim ve yeniliklere, her zamankinden daha fazla eğilinen, Köy Enstitüleri’nin inşa edildiği yıllar olarak bilinir. Tüm bu değişim ve yenilikler kapsamında, ilköğretimi tüm köylere ulaştırmak ve böylece köyleri çağcıl bir yaşama kavuşturmak amacıyla da çeşitli etkinlikler gerçekleştirilmiş.
10.02.2025
Köye ortaokul yaptırma fikrinin ortaya atılmasındaki amaç, köylünün halklaşma bilincini ön plana çıkararak, köydeki eğitim süresini beş yıldan sekiz yıla çıkarmak ve böylece, yerinde verilecek eğitim ve öğretimle, Köşektaş Köyünü daha da aydınlatmaktı. Bu fikri ortaya atanlar, o yılların Nevşehir Valisi Eşref Ayhan ile Nevşehir Milli Eğitim İl Müdürü, Köy Enstitüsü mezunu Musa Eroğlu beylerdi. O yıllarda, Nevşehir ili sınırları içerisinde bulunan herhangi bir yerleşim birimine bir ortaokul binası inşa edilmesi düşünülüyordu. Bunun için en uygun yerleşim birimi, Eşref Ayhan bey için de, Musa Eroğlu bey için de, Köşektaş Köyü idi. Çünkü Köşektaş Köyü halkı, ilkokul sonrası eğitime olağanüstü ölçüde önem veriyor, bu alanda diğer yerleşim birimlerine oranla açık ara önde gidiyordu.
10.02.2025
Tartışma kaldırmaz bir gerçek: Yaşadığımız çağ, endişe, korku, kafa karışıklığı, kutuplaşma, kurum ve kuruluşlara yönelik güvensizlik çağıdır! Bilgi tarafından boğulmuş, ancak bilgelikten yoksun bir dünyada, öteleme ve ayrıştırma belirleyici duygu haline geldi. Despot ülke idarecilerinin sahte vaatleri, yarattıkları içi boş kahramanlıklar, korku ve algılar, sıradan insanları milliyetçiliğe, sorumluluk ve sorgulama bilinci olan insanları da, siyasi faillik endişesi içinde, çaresizliğe itti!
06.01.2025
 1 
Kitap Tanıtım Köşesi


İsyanın ve Felsefenin Diyalektiği
Merdan Yanardağ

Türkiye’nin önde gelen nitelikli gazetecilerinden Merdan Yanardağ yine şaşırtıcı bir yapıtla karşımızda. Gazeteciliğinin yanı sıra akademik çalışmaları, siyasal ve entelektüel kimliğiyle de tanıdığımız Yanardağ, mesleği nedeniyle olsa gerek, ağır kitapları bile temposu yüksek ve akıcı bir dille kaleme alıyor. Ufuk açıcı eserler üretiyor. Elinizdeki kitap bunun en iyi örneklerinden biri.
 
Siyaset bilimi ve sosyoloji doktoru da olan Yanardağ’ın, gazetecilik deneyiminden süzüp getirdiği ve akademik çalışmaları sırasında kaleme aldığı –ilk kez yayımlanan metinlerden oluşan– İsyanın ve Felsefenin Diyalektiği kitabı, entelektüel ve bilimsel derinliğiyle “parlak bir eser” diye nitelendirilmeyi fazlasıyla hak ediyor.
 
Yanardağ bu çalışmasında, Türkiye solundaki “Türk olmaktan utanma” kompleksinden İran Devrimi’nden çıkarılacak derslere, sosyalist hareket ile Kemalizm ilişkisinden aydınlanma ve modernite tartışmalarına, Oryantalizmin güncelliğinden “aydın” kavramı bağlamında Mannheim ve Gramsci’ye, Althusser’in Marksizme bakışından Foucault’ya, iktidar-rıza denkleminden Gadamer ve Derrida’ya, Türkiye’de cumhuriyetçi solun kimlik sorunundan Antonio Negri’nin teoriyi yeniden kurma girişimine kadar uzanan geniş bir alanda inceleme ve çözümlemeler yapıyor.
 
Kitap, bilgilendirici özelliğinin yanında, entelektüel ve siyasal ortamda yaşanan liberal ve postmodern zihin kirliliğine karşı teorik bir müdahale eseri olarak da okunabilir.
Hem bu kadar ünlü, hatta “popüler” bir gazeteci olup hem de böyle bir kitap yazmak herkesin harcı değil. Okuyacak ve şaşıracaksınız.

İsyanın ve Felsefenin Diyalektiği

Merdan Yanardağ

ISBN: 9786254184611