ÖZGÜRLÜK ADASI /INSEL DES FRIEDENS Türk müzik öğretmeni Eduard Zuckmayer’in izini sürerken...
Ankara Gazi Üniversitesi Zuckmayer Korosu
Eduard Zuckmayer, 1935 yılında, eşi Gisela Jokisch ile Nazi kıyımından kaçıp Türkiye’ye sığındıktan sonra, Ankara’da ardı ardına profesör, müzik öğretmeni, orkestra şefi, besteci ve tercüman olarak çalıştı. ![]() Musiki Muallim Mektebi, 1930'lı yıllar
İlk kez 1924 yılında açılan Ankara’daki Musiki Muallim Mektebi’nin şiddetle yeni bir müzik öğretmenine ihtiyacı vardı. O yıllarda 45 yaşında olan ve müzik alanındaki bilgi ve yeteneğini Almanya’da edinmiş olan Eduard Zuckmayer, bu iş için oldukça uygun görünüyordu. Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte Türkiye yönünü Batı’ya çevirmiş, giyim kuşamdan eğitime birçok alanda devrimler ve reformlar gerçekleştirilmiş, 1935 yılından itibaren ise Ankara’da bir konservatuar açılmış ve böylece, başta Eduard Zuckmayer olmak üzere, Alman birçok müzisyene iş alanı açılmıştı. İzleyen yıllarda, 1938’de, Eduard Zuckmayer müzik okulundan Devlet Konservatuarına geçti. Orada, 1970 yılına dek, Gazi Eğitim Enstitüsü Müzik Konservatuarını yönetti ve 600’ün üzerinde müzisyen yetişdirdi. Profesör Asena Gaesen, bugünkü konservatuar yöneticisi, Eduard Zuckmayer’in Batı müziğini Türkiye’ye getirdiğini söylüyor. ![]() Eduard Zuckmayer ve Öğrencileri, Ankara/Türkei - Barbara Trottnow
http://www.bt-medienproduktion.de/de/zuck.html “Almanya’da Unutulmuş Zuckmayer” adlı bir film çekmiş olan Barbara Trottnow’da benzer şeyler söylüyor: Öğrencileri için o hâlâ örnek alınacak bir insan. Araştırmalarında Eduard Zuckmayer’in çevresiyle olan ilişkilerini öğrendiğini ve şaşkına döndüğünü belirten Trottnow, bu özelliğini Türk kültürüne olan yakınlığı sayesinde edinmiş olabileceğini söylüyor...
Eduard Zuckmayer, 1941 yılında Amerika’ya sığınmış olan kardeşine: Türkiye’nin bir özgürlükler adası olduğunu ve orada savaşın şiddetini sadece gıda ve besin kıtlığı olarak hissettirdiğini yazıyor. Eduard Zuckmayer, soykırım sırasında yaşadıklarından ve gördüklerinden sonra, bir değerbilirlik örneği gösterdi denilebilir. Peki bir zamanlar yaşadığı Mainz’e geri dönmek istemiş miydi? Hayır! Bir mektubunda, Mainz Konservatuarı’nın lütfunu arzulamadığını yazıyordu. Eşi ile kızı Michele Schenkirz 1950’de Almanya’ya geri döndüler, ancak o, Ankara’da kendini çok iyi hissetiğini, Türkiye’nin ikinci vatanı olduğunu söyledi ve dönmedi. STUZ - STADT l KULTUR l EVENTS l MAINZ l AUSGABE 189 l DEZEMBER 2015 l SEITE 21 |