Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi4
Bugün Toplam93
Toplam Ziyaret738756
Mutlu Yıllar

Sürekli anlaşmazlığın ve uyumsuzluğun nedenleri; kadınla erkek arasındaki dinsel ve yasal engeller ile toplumların arasındaki sınırlar ve kurallardır!
Adnan YALIM


Yeni yılda çocuklarınıza, bilgi yerine, özgün olanı; sporu, müziği, resim çizmeyi, kitap okumayı, yemek yapmayı, insanların birbirlerinden farklı olduklarını anlamalarını sağlamak için de, sanatı öğretin!

Çocuklarınıza ayrıca; sembol ve ritüeller yerine,

Değerleri; dil ve sanat, hukuk ve tarih, sorumluluk ve sorgulama, çevre ve iklim bilincini...

♠ Yaşamayı; kimseden emir almadan ve kimseye emir vermeden yaşamayı...

Benlik edinmeyi; "kul benlik" değil, "özerk benlik" edinmeyi...

Düşünmeyi; kimseden emir almadan, bağımsız düşünmeyi...

İnanmayı; safsatalara değil, başarıya inanmayı...

Başkalarına değer vermeyi...

Ekip çalışmasının önemini... 

...öğretin çocuklarınıza!

 
Soldan Sağa Fotograftakiler:
Arka Sıra: Çocuklar.
Ön Sıra: Karabaş, Günseli Öğretmen, Cülü Karı, Serpil Yıldız, Karakaçan.


 Yukarıdaki fotografı sitemize gönderen sayın Neslihan Avcı'ya çok teşekkür ederiz!
kosektas.net


 

    ♣ Atışmaları
  

Cülü & Miççik Haçça

 Cülü & Ameli

Cülü & Hiddet



CÜLÜ KARI

Şefika Özüberk, Karayusuflu aile mensubu; Hanife, Fadime, Lütfi, Akif, Kamil ve Hurşit’in kızkardeşi, Hiddet Özüberk’in eşi; Dudu Avcı, Zülfi Erdem, Ade ve Havva Çelebi’nin annesidir...

Vaktiyle yakın komşuları; Sadullah Yalım, Şahinde Güneş, İpek Özüberk, Necati Güneş, hafızalarını biraz zorladıklarında, şöyle tanımlıyorlar onu:

Cülü Karı; öyle durup dururken laf etmeyen, nüktedan, yerine göre ağzından bal damlayan, tatlı dilli, yerine göre de lafını esirgemeyen, diken dilli, ne istediğini bilen, kendine güvenen, becerikli, ufak tefek boylu, topak yüzlü bir kadındı. Çok şakacı, çok çalışkan, çok özverili birisiydi; büyükle büyük, küçükle küçük olurdu. Uzun sıcak yaz günlerini çalışmakla, uzun soğuk kış gecelerini ise çocuklara heyketler anlatarak geçirirdi. Hazır cevaptı; bire bir ağız kavgalarında altta kalmaz, uyaklı ve kafiyeli,  iğneleyici ve dokunaklı laflar sayardı. İstemediği bir şeye ikna etmek olası değildi...

Vaktiyle eşi Hiddet’le oturdukları, yolun hemen kıyısındaki, tek gözlü kevek yapı ile, ahır olarak kullandıkları taş yapı arasında büyük bir boşluk vardı. Bu boşluğun doğu cephesinde oturan ve hem komşusu hem de eltisi olan Laz Kızı Kadın Özüberk’le anlaştıkları hiç görülmemiştir. Her ikisi de oldukça inatçı olan bu komşu ve eltiler, hemen hemen her iki güne bir ağız kavgası ederler, birbirlerine laf koymaz sayarlardı...

Köyümüzün renkli simalarından Şefika Özüberk için ayırdığımız bu köşenin, vaktiyle onu tanıyanların yapacakları katkılarla daha da zenginleşeceği umudunu taşıyoruz... kosektas.net

Birişim: Lütfullah Çetin


  Lütfen dikkat!

Bu sitede yayınlanan kaynakların her hakkı saklıdır. Kopya edilerek çoğaltılamaz, başka bir sitede yayınlanamaz!

kosektas.net



  



0 Yorum - Yorum Yaz
Din ve Bilim


Din ve Bilim
Doç. Dr. Şafak Nagajima

Biz insanlar, -bugünkü bilgilerimize göre- diğer canlılardan farklı olarak derin bir düşünme, yansıtma yeteneğine ve öz bilince sahibiz. Bu özelliklerimiz bizi, kendimize, çevremize, yaşama dair karmaşık sorular sormaya ve anlam arayışına iter. Kimimiz cevapları dini inançlar ve öğretilerde ararken, kimimiz de bilimin bistürisiyle yara yara, bilinmezin derinliklerine ulaşmaya çalışır.
Peki bu iki yaklaşımın arasındaki temel farklar nedir?
Dinler, bir inanç sistemi temelinde şekillenir ve yaşamın anlamını yaratıcı bir güç veya ilahi bir amaca bağlarlar. Kutsal metinler, ritüeller ve gelenekler aracılığıyla bu anlamı sunarlar.  Din, genellikle şüpheye yer bırakmayacak mutlak bir doğruyu hedefler ve o doğruya inanmayı amaçlar.
Bilim ise şüphecilik ve sorgulamaya dayanır. Gerçeği gözlem ve deneye dayalı objektif ve kanıtlanabilir bir yöntemle arar. Bilim insanlarının amacı, evreni ve insan yaşamını mantıklı ve deneylere dayalı açıklamalarla anlamaktır.
Dinler, genellikle değişmeyen ve sınanamayan bir inanca dayanır. Yanlışlanamaz veya test edilemezler. Örneğin, yaratılış konusu, evrenin nasıl yaratıldığına dair kesin bir inanç içerir.
Bilim ise yanlışlanabilirlik ilkesine dayanır. Bilimsel iddialar test edilebilir ve sınanabilir. Bilimsel bir açıklama veya teorinin yanlış olduğu deney veya gözlemle kanıtlanabilir.  Örneğin, yerçekimi teorisi belirli deneylerle sınanabilir ve yanlışlanabilir.
Dinler, genellikle doğaüstü bir varlık veya güç tarafından yönlendirildiğine inanılan bir anlamı öne çıkarır. İnsanların yaşamları, ilahi bir plana göre şekillenir. Evrenin kökeni, yaşamın amacı ve ölüm sonrası yaşam gibi metafizik soruları yanıtlamaya çalışırlar.
Bilim, doğaüstü açıklamalara dayanmaz ve kanıtı olmayan iddialarda bulunmaz. Kanıtı olmayan bir iddia zaten bilimsel değildir. Evrenin işleyişini doğa yasalarını kullanarak anlamaya çalışır. Bilim insanları, temel metafizik soruları yanıtlamak yerine gözlem ve deneylere dayalı olarak ölçülebilir ve anlaşılabilir gerçekleri anlamaya çalışırlar.
Dinler, genellikle kişisel inanç ve deneyimle ilişkilendirilirler. Her insan dinini kişisel bir biçimde yaşar ve yaşamın anlamını kendine özgü bir şekilde deneyimler.
Bilim ise evrensel ve nesnel bir perspektifi vurgular. Her yerde geçerli olabilecek bilgilere ve anlamlara ulaşma amacını taşır. Bilimsel bilgi, kişisel inançlardan bağımsızdır ve genellikle genel kabul gören gerçeklere dayanır.
Özetle, yaşamın anlamını dinlerde bulmakla bilimde aramak arasındaki temel fark, inanç ve şüphecilik, doğaüstü ve doğal, mutlaklık ve test edilebilirlik/yanlışlanabilirlik, kişisel ve evrensel gibi unsurları içerir. Bu iki yaklaşımın farklılıkları, insanların yaşamı yorumlama biçimlerini önemli ölçüde etkiler. Her iki yaklaşım da insanlar için farklı anlam ve tatmin kaynakları olabilir.

Doç. Dr. Şafak Nakajima